Evet işe dönmüş ,.. ben de, ailem de , dostlar da , çok yıpratıcı bir süreci daha arkada bırakmıştık ...
Ailem ve dostlar demişken bu konuda bir kaç kelâm etmek istiyorum  izninizle ,..
Hastalıklar , hastalığı yaşayan içinde , hasta yakınları içinde çok zorlu zamanlara dayanmayı gerektiriyor.
Kanser hastalığının medyatik yanı ise , bu zor zamanları özellikle Kanser hastaları ve yakınları için daha da zorlu kılıyor.
 "Kanser olan ölüme mahkumdur ,. Kanserden 3-5 sene yırtsanızda sonunda ölürsünüz ,.. Metastaz yaptımı şansın yoktur ,.. vs,.vs,.."
Bunları nerden uyduruyorsun derseniz "Medyadan "derim !!.. Bundan 3-5 sene önceye kadar  meşhur insanların ölüm haberleri  tv lerde yada gazetelerde  , "rahatsızlığını takiben vefat etti "diye verilirdi  (kaza yada başka bir neden yoksa) ,.. Şimdilerde Kanser dışında bir başka hastalıksa haber gene aynı giriyor , ama kanserden öldüyse vay haline !, Ne kanserinden öldü ,..  kaç sene mücadele etti !!.. vb. bilumum detaylar aktarılıyor.
Bu durumda ne oluyor ?.. Siz kanser hastası ya da yakını olarak hemen empati kuruyorsunuz ,..
Hııımm ,.. demek kolon kanseriymiş !!..
sonraaa,.. karaciğere metastaz yapmış !!..
kaç sene savaşmış ?!!! (hep bi savaş halindeyiz ya ) 5 sene ,..
Ehhhh ,.. benim ki  3 sene oldu ,.. hıı ,.. 2 sene daha gider !...

Demek istediğim son yıllarda kanser kelimesiyle, ölüm kelimesi öylesine paralel söylenir oldu ki , özellikle yakınlar için hayat zor. Benim gibi süreci zorlu geçen hasta ölümle illaki bir biçimde karşılaşıyor ve yüzleşiyor sonrası daha öncede yazdığım gibi kolay ,. "kabul ,tamam anlaştık hadi hayat devam ediyor" diyerek işinize gücünüze bakıyorsunuz,..
Ama yakınlarınızın böyle bir " kabulü" yok ,. onların ölüm algısı sizden çok farklı , o yüzden de bu tarz haberlerden daha fazla etkileniyorlar haber okunurken kaçamak ve korku dolu bakışlarını yakalıyor onlar adına içten içe üzülüyorsunuz ,hastalığınızdan ve ölümden ne kadar doğal bir süreç olarak bahsetmeye çalışsanız da başarılı olamıyorsunuz ..
Onlar,. kansersiz ! insanlar olarak,. bir yanlarıyla size ve çektiğiniz acılara üzülüyorlar ,.. bir yanlarıyla da kaybetme korkusuyla tarifsiz endişelere gark oluyorlar ,. bu kaotik ortamda bir  türlü düzgün davranış modeli geliştiremedikleri için hep acemi çaylak modunda kalıyorlar...
O nedenle ailem ve dostlarımla yaşadıklarımı  paylaşmaya , acılarımı da , üstesinden geldiklerimi de saklamadan ve doğallıkla  konuşmaya gayret ediyorum .
Bu bloğu hayata geçirmem biraz da bu nedenlerden dolayı oldu , benim gibi zorlu dönemeçlerden geçen kanserdaşlarıma ! ve yakınlarına bir küçük nefes iletme ,  birinci ağızdan duyguların ve düşüncelerin aktarılması ve paylaşılması isteği .. O nedenle kanser hastalarının yaşadıkları deneyimleri anlatmalarının , toplumla paylaşmalarının çok yararlı olduğunu düşünüyorum , gerçekçi olmak ve abartmamak kaydıyla tabiki ,...
Bu konuyu bir anekdotla noktalayalım ; yaşadığım dönemeçler sırasında ünlü bir yazar kanserle olan mücadelesini anlatan bir kitap yayınlamış bende ameliyatlardan sonra yeni yeni ayaklanmışım ,bir gün  arkadaşlarla sohbet ediyoruz  bir dostum espriyi patlattı " Feyza bu yaşadıkların sonrasında senin artık bir ansiklopedi yazman gerekir ".




Kasımın sonu geldi ameliyat sonrası sıkıntılar biraz daha azaldı derken ilk ameliyat sonrası  yaşadığım enfeksiyon ve ikinci ameliyattan sonraki  antibiyotik bombardımanın yan etkisi  "rekto vajinal fistül" olarak bana geri döndü . Türkçesi !,. barsaklarım kendilerine bir yol daha açmış , anüs dışında vajinamı da uygun bulmuşlardı , istediklerinde anüsten istediklerinde de vajinadan dışkılamaya karar vermişlerdi !.. Kabus !!!..
İlk anda algılayamamış ,.. algılama sonrası dehşete kapılmış,.. dehşet sonrası paniğe gark olmuş ,. sonrasında ne olacak ? nasıl düzelecek ? gene mi ameliyat ? , korkusuna düşmüştüm .
Karaciğer ameliyatımı yapan cerrah arkadaşım endişe etmememi ama jinekologlardan ve kolon ameliyatımı yapan hocamızdan da görüş almamızı söylemiş , ben bir kez daha havaalanın yolunu tutmuş Hacettepe yollarına düşmüştüm .
Sevgili dostum Canan "mok mu var bütün yan etkileri kendine paratöner gibi çekiyorsun" diye veciz sözlerle !! beni karşıladı ve dikildik hocamızın karşısına ,tabii o da değişik hayret nidalarıyla olayı dinledi ve geçtik jinekolog arkadaşın yanına . Bilumum radyolojik tetkikler -opak maddeler borular vs gibi her türlü şiddet içeren !!- ve muayenelerden sonra ameliyatın çok riskli olduğu kararı çıktı . Zaten Samuray'ların !! karnından beter hale gelmiş bu karnı tekrar açmak , iğne deliği kadar küçük bir deliği yamamaya çalışmak faydadan çok zarar getirecekti , kendi kendine kapanmasını beklemek ve dikkatle takip etmekten başka şimdilik bir şey yapmayacaktık.
Derin bir Ohhh ,. çektiğimi hatırlıyorum herşeye razıydım ! ama tekrar ameliyat ihtimali çok ürkütücüydü kurtarmıştım ...
Karnımla fena halde dalga geçiyordum , elimden başka bir şey gelmiyordu olan olmuştu vah vahlanıp durmaktansa gırgır geçmek daha hoşuma gidiyordu ,.. 2 sezeryan ,1 kolon , 2 karaciğer /safra  sonrasında  karnım harita metod defteri gibi olmuştu bende Japon Samuray'larını dilime dolamıştım .


Aralık başında vajinal fistül problemi de bir biçimde çözülmüş biraz daha rahatlamış , kendime gelmeye başlamış ve işimin başına dönmüştüm .Bu arada karaciğer ameliyatı sonrası yeni tanıştığımız onkolog doktorumla -pet ct sonuçlarım temiz çıktığı için- antlaşma yoluna gitmiş kemoterapi tedavisini şimdilik  gündem dışı bırakmış 3 aylık tetkiklerle görüşmeye karar vermiştik.
Bir kez daha her şey yolunda gözüküyordu ve ben hemen reel yolculuk planı yapmış , yeni yıla geçen seneki gibi İzmir'de girmek üzere hazırlıklara başlamıştım ...