Çalışma hayatının yoğunluğu , seyahatler falan derken kanserimi çoğu zaman unutuyordum .
Hele 1. senenin sonunda yapılan tüm tetkiklerde güzel çıkıp kemo ve radyonun etkileri  azalınca , barsaklarımda günde 15-20 !! seferlik tuvaletle haşır neşir olma sayımı bayağı azaltmışlardı .
Hiç şaka gibi algılamayın günlük ortalama sayım 10’un altına düşmüyordu üstelik o bölgedeki sinirlerde bana sinir oldukları için idrara da ancak ıkına sıkıla çıkabiliyordum , ama yolculuk dedin mi akan sular duruyor “hali pür mealimi “ !! unutup dökülüyordum yola ….


2010 yazı çok keyifliydi iznimi çok idareli kullanıyor esas izni Eylül ayında planladığımız  Mavi yolculuğa saklıyordum.
İlk kez 1976 senesinde , Gökova nın lacivert sularında ve bakir koylarında yüzmüş daha sonra Göcek ve Marmarisin güzelliklerini keşfetmiştik.
Son 15 senedir bekareti !! bozuldu nerdeee eski koylar tekneler deyip bırakmıştık Mavi gezilerini .
Bir zamanlar,.. Teknelerde banyo olmadığı için kaptanın su kuyularının yerlerini bildiği koylarda demirler , sonrada buz gibi kuyu suyunu birbirimize kovalarla atarak , şampuanlanır yıkanırdık. Artık O günlerin  geri gelmeyeceğini , üstelik bizimde kuyu suyuyla yıkanacak yaşı geçtiğimizi anladığımız için olsa gerek !! eylül de Mavi yolculuk yapmak üzere tüm organizasyonu tamamlamıştık.

30 Ağustos tatilinden istifade gittiğim Assos dönüşü “ koca bir yaz geçti , durumlar nedir bir bakayım , acaba Vitamin D   yükseldi mi bu kadar güneşe ”! diyerek kan verdim.
Kanser hastalarının tedavi sürecinde , bazen değerli bir takip testi , bazende tirişkadan bir test olan  “tumor marker” dediğimiz testler vardır. Literatür herbirinin farklı kanser türlerinde yükselebileceğini takipte değerli olabileceklerini yazar. 
Benim  markırlarım her iki kanserimde de pek oralı olmamış yükselmemişlerdi , yalnız yaz öncesi genel kontrolümde bir markırım – ismi lazım değil kendinizle kıyaslamaya kalkarsınız belki  belli mi olur !! -  normal değer aralığında kalmak kaydıyla yüksek bir sonuç vermiş , dolayısıyla kafamın bir kenarına yazılmıştı ..
Yaz sonu birazda bu kafamın kenarına takılan markırı da ölçmek üzere verdiğim kanda , normalin 10 katı yükseklikle karşı karşıya kaldım ,.. Tabii sunturlu bir küfür sonrası soluğu gene radyolojide aldım !!…
Alt tarafı 4 ay önce her şey tertemizdi ,..  Gene nerde , ne vardı derken iş açığa çıktı ,.. Benimkiler !! , bu seferde bir karaciğeri ziyaret edelim bakalım demiş  ve yola  koyulmuşlardı. Karaciğerin 5-6 segmenti arasında , safra kesemin altında 2,5 cm lik bir tümör oluşturmuşlardı. Bu sefer karaciğerimin bir parçası ve safra keseme yol görünmüştü ,..  
Yapacak bir şey yoktu derhal ameliyat olmalıydım , ..Tüm tetkikler - markırım hariç – temizdi , önümüzde şeker bayramı vardı , bayram sonu mavi yolculuk yerine karaciğer ameliyatım için bütün hazırlıkları tamamlayıp beklemeye koyuldum.
Ameliyatı kendi hastanemde olacaktım , ilk ameliyatımı Hacettepe de olmam eski bir hacettepeli olmamın yanısıra kanser teşhisini aldığım günün , sevgili hocamız Prof.Dr Mehmet Haberal’ın da tutuklandığı güne  denk gelmesi ve doğal olarak üniversitemizin genel cerrahi ana bilim dalı başkanı olan hocama ameliyat olmama olanak kalmaması  neden olmuştu. O karışık günlerde hacettepeli dostlar olaya el koymuşlardı .
Hocamız bir yılı aşkın bir süredir Silivri’deydi ama manen yanımızdaydı , bizlerde zaten uzun bir süre önce normal rutinimize dönmüştük , hastanemdeki  sevgili dostlar gereken herşeyi halletmişlerdi .
15 Eylül de başarılı bir operasyonla Karaciğerimin bir bölümüyle , Safra kesem de çöpe atıldı !!.. biraz daha hafifledim ,..  
Ameliyat sonrası yaşadığım ağır bir enfeksiyon sonucu 15 gün sonra aynı bölgeden ikinci bir ameliyat daha geçirmek zorunda kalsam da yoğun bir antibiyotik bombardımanı sonrası Ekim’de eve dönüp kitaplarıma kavuşmayı , Kasım sonu da tekrar işe dönmeyi başardım,.. 
 Çok zorlu bir süreç sonrasında gene ayakta kalabilmiş ,.. benimkilerle de !!  antlaşma yolunu seçmiştim ben onları kemoterapiyle dövmeyecektim , onlarda beni bir süre rahat bırakacaklardı !!!...
 Latife  bir yana ama bir süreliğine Kemoterapiyi reddettiğim doğru.



Ev (şehir)
13/Eylül /2010   Pazartesi       22.30  (cep yazısı)


Hiçbir şey yazmadan ikinci ameliyata gitmeye gönlüm elvermedi,..
Gene bir tümör, gene kanserli.. bu sefer Karaciğerimin bir parçası terki mekan edecek,. muhtemelen safra kesem de.. Ben gene tiyatro seyreder gibi seyrediyorum.. Brecht’in epik tiyatro oyunlarındaki gibi ,  zaman zaman katılımcı olarak..
Fazla bir şey yazmak, istiyorumda .. istemiyorumda.. Yazı bazen zırhları indiriyor ,. Ama iyi mi oluyor ?.. bilmiyorum.. doğrusunu istersen hiçbir şey bilmiyorum şarkıdaki gibi
“ kapıldım gidiyorum bahtımın  rüzgarına,.. Eyy ufuklar diyorum Yolculuk var yarına “!!..