Benim yazılar “aylık bülten” havasına girdi , 1 ay geçmiş blogda hareket yok .Tembellik yapıyorum aslında hareket var , Kanserim de hareketli ,Ben de hareketliyim, beraber geziyoruz da !.
Geçen ay yazmıştım “kalbim Ege’de kaldı “diye ,.. Kalbi , Kanseri ve Aslı’yı bahane edip gene indim Güney İllerine, Akyaka’yı mesken tuttum, Karia şifacısında şifa aradım ! …
Şimdi eminim Şifacılarda nerden çıktı diye soruyorsunuz !?..
Bende yanıtlıyorum ;
Geçen yazımda PET CT sonrası kendimce alternatif birşeyler yaptığımı Nisan ayındaki rutin kontrollerime kadar kaçmayı planladığımı yazmış sonuçlara göre yeni yol haritası çizeceğim demiştim. 10 Nisanda -genel kontrol dönemimdi- Torax CT , Batın MR ve Markır sonuçlarım PET e uyum gösterip , akciğerdeki nodüller %50 daha büyümüş , lenf nodları ceviz büyüklüğünü geçmiş ele gelir hale gelmişler !, markır olmuş 500 gibi veciz durumlar ortaya çıkınca, benim kendi kendime tedavimin kıymeti harbiyesinin olmadığı belli oldu . Belli oldu olmasına da, lakin benim kemodan uzaklaştıkça iyileşmem devam etti. Tüm radyolojik ve biyokimyasal değerlere inat iyilik halim devam ediyordu acilen kemoterapiden kaytarmak için yeni nedenler bulmalıydım işte bu Karya şifacısı işi tam o günlere denk geldi.
Blog yazılarımın en başlarında bir yerlerde yazmıştım hatırlarsanız “kanser olduğum ilk günlerde sayısız şifacı ve şifa veren kişi – adres ve faydalı yiyecek bombardımanına tutuldum, aman iç sesinizi dinleyin prim vermeyin” diye . O günlerdeki İç Sesim Darwin’ciydi !! şimdilerde ne olduğu belli değil , Kemo ve Radyo dayaklarını yiyince feleğini şaşırdı garibim.
Sonuçta etrafa haber saldım “ üfürükçü yarışması açtım katılan kazanıyor” diye !!.. Komşum Mete’nin Yatağan’daki şifacısı ile Filiz’in Fındıkzade’deki İksircisi yarışı göğüslediler ve Nisan sonu itibariyle dostunuz kendini şifacılara terk etti !…
10 günün içinde gelişen bu hızla iyileşme sürecinin – söz konusu olan fiziksel iyileşme iç cenahta ne oluyor onu 3 ay sonra anlayacağız - müsebbibleri ; şifacılar mı ?.. 4 aydır kemodan uzak olmam mı ? .. tekrar kemo olmamak için beynimin davaya müdahil ! olması mı ? yoksa sondan bir önceki ! iyilik hali mi ?
Her ne hal ise “Elle gelen düğün bayram” der ya bir özdeyişimiz , bende kendimi sürecin akışına bıraktım,.. Günü , Anı yaşa fazla deşeleme…
Kanser durumum budur arkadaşlar ,..
Karia Şifacısına gelince ; Bir tarihlerde (2006 ) Karia uygarlığına merak salıp ciddi okumalar yapınca Karia bölgesinde (Muğla –Aydın ) önemli bir çok okült merkez olduğunu ,Güney Batı Anadolu’nun MÖ 5000 lere kadar giden uygarlığının sakinlerinin yazıları hala tam çözülememiş Leleg ve Kar halkları olduğunu öğrenmiş ve Sümerlerin bu halklara “Deniz kıyısındaki güneş bahçesi halkları “dediğini , Mısırlı Firavunların zamanında ise “Denizin yüreğinde yaşayan insanlar” olarak adlandırıldıklarını okumuştum. Dağlık bölgelerde yaşayan halkların ise hep isyankar ve özgürlükçü olduklarını okuduğumda aklıma Aydın’ın Efe diyarı oluşu gelmiş ve “Zeybek kültürü antik döneme kadar taşınır mı acaba?” diye düşünüp notlar çıkarmıştım araştırmak üzere . Tüm bu özelliklerinin yanısıra Karia’da bir çok kentin kehanet merkezi olduğu ve kahinleri barındırdığı bilgisi de ilgi çekiciydi , hele bu merkezlerden bazılarının her sene deniz- güneş- balık diye Bodrum’a giderken (Stratonikeia-Eskihisar , Lagina – Turgut Leyne ) ve Bodrum’un içinde ! önünden geçip gittiğimiz yerler olduğunu öğrenince (Pedasa –Konacık Gökçeler köyü , Salmakis – Bardakçı , Telmesos –Gürece) .
Karia kentlerinin bir bölümünü okumalara yoğunlaştığım sene gezmiş, ama önemli bir kısmını sonraya bırakmıştım . Kanserim beni Yatağan’da Şifacıya götürünce Yatağan ilçe sınırları içindeki Stratonikeia ve Lagina’yı ve Tanrıça Hekate’yi ziyaret etmek farz oldu !!!..
Size her zaman yazıyor ve söylüyorum gezmeyi kafanıza koyunca kanserde olsanız bir yolunu buluyorsunuz. “ Yatağan’da şifacıya gideceğim”! bir yöntem mesela .
Şifacı ve Şifahanede ! gördüklerim yaşadıklarım ilerleyen zamanlarda ayrı bir yazı konusu olacak. Şimdilik , bu yaşa kadar aldığım eğitim, öğretim 1 haftada yerlerde sürünür, sıfırlanır hale gelip depresyona girmeme ramak kalınca , bir dinginlik hali geliştirip olayları kaşımadan deşmeden “kabul” noktasına geldiğimi söylemekle yetineyim .
Şifacı'daki sabah on - akşam beş seansları ! arasında ise Karya’nın antik kentleri ve Muğla’nın beldelerinde Baharın keyfini çıkarıp epey fotoğraf çektim.
1960’lı yıllarda Acıbadem’de ! anneannemin evinin önündeki Gelincik tarlasındaki yuvarlanmalardan sonra , Gelinciklerle tek tük kenarda köşede karşılaşmanın ötesinde bir beraberliğimiz olamamıştı geçen haftaki Lagina gezisine kadar. Kırmızı tarlanın muhteşemliğini ,bulutların dansını fotoğraflamaya çalıştım ama! …
Yolunuzu o yöreye düşürürseniz Pınarbaşında (her yerde yön tabelası var) güzel bir saç kavurma yemeyi, ördeklerle kazlarla çınarların serinliğinde keyif yapmayı da unutmayın.
Stratonikeia uzun yıllar Eskihisar köyü yerleşim alanında kaldığı için birçok köy evinin yapımında antik taşlar kullanılmış . Kenti Lagina’ya bağlayan Kral yolu bir başka adla Kutsal Tören Yolu ve Nekropol ne yazık ki kömür ocakları ve Termik santral yüzünden kaybolmuş.
Osman Hamdi Bey sayesinde Lagina kazısıyla bir ilk gerçekleştirilmiş yabancı desteği olmayan ilk yerli kazı olarak Arkeoloji tarihine geçmiş . Turgut beldesinde de Osman Hamdi’nin kazı sırasında kaldığı evi restore edip müze haline getirmişler hoş bir yer gitmeye değer, yoldan çok uzaklaşmıyor Ege’nin sessiz sakin bir beldesinin köy kahvesinde çay içip sessizliğin tadını çıkarıyorsunuz.
Bu bahsettiğim yerler Yatağan Milas karayolunda , Yatağan Muğla yolunda ise Belen Kahvesi ve Belen Değirmeni var, nefes almalık güzel yerler , Muğla’nın dağ köylerini dolaşmak da gezimizin bonusu oldu, keyif kattı .
Tarihi seviyor Ören yerlerini gezmekten hoşlanıyorsanız Ankara’dan ya da İstanbul’dan arabayla gelirken sizi hiç zorlamayacak yerler sözünü ettiğim yerler ,..
Kanserle birlikte yaptığım Seyahatler beni “Yaşamda iyi ya da kötü her şeyin bir nedeni olduğuna inananlara daha fazla inanmaya çağırıyor” Neden acaba ?!!!...
Kalın sağlıcakla.
10/Mayıs/2012 Şehir