GÜNDÖKÜMÜ

 











GÜNDÖKÜMÜ *

Kendimi üstüne fırlatacağım
ey ölüm , boyun eğmeksizin ve
yenilmeksizin.
V.Woolf


* Bu yazıyla  hem 4/Temmuz /2003 de kaybettiğimiz Tomris Uyar’ı analım istedim hem de  Haziran aydökümünü ! vereyim dedim…


Kemoterapiyi bırakalı yaklaşık 7 ay oldu tüm biyokimyasal ve radyolojik sonuçların kötü göstergelerine karşın  Karia şifacılarında da yazdığım gibi şifacılardan destek aldığım şu son 1,5 aydır hiç olmadığım kadar iyiyim hatta o kadar ki tam zamanlı tekrar çalışmaya mı başlasam diye düşünmeye başladım ! .
Mayısta Yatağan’dan döndüğümden bu yana kayda değer bir şey yapmadım ama zaman nasıl geçti onu da anlayabilmiş değilim . 3 Yıldır evi ve ev işlerini önemli ölçüde aksattığım için dolaptı , sandık odasıydı , kenardı , köşeydi derken Haziran’ın ortasını yapıvermişim .  1-2 Gün sonra gene Güneye  ineceğim hem  deniz , güneş ve günbatımı fotoğrafları yakalamaya , hem de Yatağan’ı  ziyaret etmeye !.
Aşağıdaki notlar ortalık toplarken  elime geçti , 3 ay kadar önce  başucumda gezdirdiğim defterlerimden birine karalamış ve unutmuşum  . Okuyunca , karmaşık ruh hallerim ve sızlanma modlarım  önemli ölçüde geride kaldı iyi ki kararımı netleştirdim diye keyiflendim , bir taraftan da  inşallah böylesi karmaşık ruh hallerine ilişkin son notlarım olur bu sayfalar diye düşündüm .
Kolay değil dostlar , çok yıpratıcı koca bir üç yıl geçmiş ,..  Sürecin geride kaldığına emin olduğum anda klavyenin başına oturup şifacıları , ve neler  yaptıklarını hepsini yazacağım ama daha erken kimseye gereksiz ümit vermek istemiyorum , dedim ya ben iyiyim ama göstergeler hala bozuk !. 
Temmuz ayında Faralya köyü anıları ve fotoğraflarıyla buluşmak üzere ,...

23/Haziran/2012
Şehir
 



29 Şubat 2012
4 yıl bu tarihte yazamayacağım , 4 yıl sonra  !?..

Tomris Uyar’la çok geç tanıştım , çevirilerini  okumuştum ama öykülerini hiç okumamıştım. Son aylarda depreşen Biyografi merakım  ömürlerimizin ! son demlerinde tanışmamızı sağladı ,.. Kafa kadınmış .

Gündökümü –Bir UyumsuzunNotları - başlıklı 2 ciltlik anılarını okuyorum .

Bir içki içme ritüelini anlatmış (pg178)  Ehhh .. yani bu kadar olur tıpkı ben !
(Kurşun kalemimle yazmaya devam edeyim diyerek ara verdim ama kendine ait odası olmayan ,mutfakları ve yatakları yazma ve okuma mekanı olan bütün kadınlar gibi en sevdiğim kurşun kalemim kayıp ! bununla idare edeceğiz …) Nerde kalmıştık ?,  178. sayfadaki içki muhabbetinde (silgimde kayıp bu arada !)  




Heveslendim , ben de  benimkileri yazayım dedim.

“ Pırıl pırıl yıkanmış yıkanmış bir balkonda ,  sıcak bir günün  akşamüstüne devrildiği saatte içmeyi sever(d)im Votka –Limon ya da Cin - Toniği .

Dışarda kar yağarken - tıpkı bu geceki gibi – iyi cins bir konyak (şimdilerde çayla idare ediyorum) ve çikolatanın keyfini hiçbir şeye değişmem/değişmezdim !.

İşten yorgun dönülmüş akşamüstlerine hava soğuksa Viski çikolata , sıcaksa buz gibi Bira eşlik eder(di) ,.  (ne güzel günlermiş o günler)

Dalgaların seslerini hemen ayaklarımın dibinde hissettiğim yaz akşamları Rakıyı ,

Uzaklardan deniz kokusunu duyarak yenen keyifli yemeklerde Kırmızı Şarabı başka içkilere değişmem(zdim) …” 

Bu kadar iştahla beş dakikada sayfaları çiziktirmemi ,
Yazmayı özlememe mi ?
İçkiyi özlememe mi ? ,
yoksa Gündökümlerini sevmeme mi ?, bağlamalı …
Ayrımcılık  yapmayıp (d) hepsi şıkkını işaretleyeyim .
Birde kalem ve kağıt gerçeği var tabiki .
Bugün 29 Şubatın mana ve önemini idrak eden bir vatandaş olarak  aslında sabahtan beri içimden hep bir şeyler yazmak geldi ama klavyenin başına geçip açtığım birkaç Word dosyasına da manasız şeyler çiziktirince “hımm demek ki canın yazmak istemiyor kendini zorluyorsun” dedim ve yazı eyleminden vazgeçtim .
Kalem ve kağıt ikilisinin hayatımın fetişleri olduğu gerçeğini kabullenmemin zamanı çoktan geçti ama ,… Aslında bu kabul etmeme /red geleneğinin temelinde yatan derinlerden seslenen iç sesi gayet iyi tanıyor ve biliyorum
 “ Kendine ait bir oda “ .
Lakin bir ayağım çukura kaçmışken bir odam olamayacağı gerçeğini , odam olmadan da yazma eylemi/yazma isteği geldiğinde kaleme sarılmam gerektiğini , beynime anlatmam lazım .Yazdıklarımın ortalık yerlerde olması , başka gözlere de göz kırpıyor olması artık bir şey ifade etmediğine göre ! , “ İçi dışı bir”  Bir kadın haline dönüştüğüme göre !!

Vay bee ,.. 178 . sayfadaki 3 satırlık betimlemeden nerelere geldim . Bu kadarla yetireyim kitap pek keyifli okumaya devam etmek istiyorum.
 364 . sayfadaki küçük burjuva hallerini , Rönesansı  ve Aydınlanması olmayan gariban ülke aydınlarının biçareliğini anlattığı son paragrafı da not edeyim ve şimdilik bu kadar diyeyim … 

29 Şubat 2012         
21.55  Mutfak / Şehir





7 Mart 2012

Beynimde sürekli yazıyorum iş kaleme ya da klavyeye gelince bir durgunluk bir kaçış isteği tüm benliğimi sarıyor , “yüzleşmeden kaçış “ diye yorum yapıyorum, ne kadar doğru bilemiyorum . Sürekli yumruk yemekten bitap düştüm aslında en büyük neden O sanırım . “ Hacıyatmaz “ dan beter oldum ,.
Yumruk ye -  nakavt ol – yere yapış – dikil ayağa – yumruk ye – nakavt ol – tekrar dikil … bir kısır döngü , biteviye bir süreç , nereye ve ne zamana kadar ?...
Hacıyatmaz bozulmaya başladı herhalde ki tekrar dikilmesi güç oluyor oradan buradan ittirip kaktırmak destek olmak gerekiyor .
Bazen çok süslüyorum , ojeler , rujlar , renkli kıyafetler bazen bir pijama / sabahlık ,.. bazen bir sevinçle güne merhaba diyorum , akşama hüzünle elveda ,.
Karmaşık ruh halleri .
“Kemoterapiden tamamen vazgeçsem her ay marker kontrolünü  bıraksam  hayatın kalan günlerine kendimi teslim etsem , tıpkı denizin koynuna kendimi bırakır gibi kendimi yaşama bıraksam , gittiği yere kadar kararını alabilsem , aldırsalar beni rahat bıraksalar sanki çok daha iyi olacakmışım gibi”.
Tıpkı şimdi olduğu gibi bazen bu duygular baskın oluyor bazen de teslim olmayıp söylenenleri yapmazsam hata yapıyormuşum duygusu .. Git  – Gel ler arasında geçen boş günler/boşlukta günler . Vee sanırım beni en çok kahreden de bu boş günler , her sabah günün programını yapmaya çalışıp bir şey bulamayınca daha depresif oluyorum . Yapabileceğim şeyler ,yazacağım ya da ilgileneceğim konular var ama çoğunlukla bir şey yapmak gelmiyor içimden .Neyse gene sızlanma modundayım ,bu mod bana bir şey kazandırmıyor ne çare ki son aylar bu moddan çıkamadım bir türlü.
Hoşçakal

7 Mart 
23.15 Şehir